Blog

Fotoğrafı kesmeli mi, kesmemeli mi ?

Fotoğrafı kesmeli mi, kesmemeli mi ?

Fotoğraf,  yaklaşık 200 yıllık tarihi boyunca tüm gücünü gerçek ile olan bağından almıştır. Fotoğrafçı her ne kadar gerçekliğin istediği kısmını kadraj içine alsa ve karar anı, açı, derinlik, pozlama, ışık tercihleri ve farklı çekim tekniklerini kullanarak yarattığı görsel anlatım dili ile kendi yorumunu  katsa da izleyici o kare içerisinde görünenlerin gerçek olduğu varsayımı üzerinden değerlendirmeye başlar fotoğrafı. Özellikle belge niteliği taşıyan, belgesel, fotoröportaj, sokak, gezi  ya da haber fotoğraflarında fotoğrafı izleyicisi ile buluşturmadan önce yapılabilecek müdahalelerin etik bir sınırının olmasının sebebi de tam olarak budur aslında.  Özellikle günümüz dijital fotoğraf çağında bu tür çekim sonrası düzenlemeleri cep telefonlarımız üzerinden bile yapmak mümkün hale gelmişken önemi daha da artmış gibi etik sınırların.

                                                                                         Karanlık Oda Kırpma  Şablonu

Fotoğrafın çekim sonrası düzenlemeleri içerisinde en çok tartışılan konulardan biri de fotoğrafta kesme ya da kırpma yani fotoğrafçının sunuma hazırlarken fotoğrafı yeniden kadrajlaması.

Genel kanının aksine bugün çok rahat ve kolay bir şekilde bilgisayar programları ile yapabildiğimiz fotoğraf işleme tekniklerinin hemen hemen hepsi kesme, kontrast, keskinlik, açma, yakma, hatta bölgesel düzenlemeler ve ayarlar karanlık oda zamanınındı da yapılabiliyordu fakat tek farkı çok daha zor ve zahmetli olmasıydı. Ayrı bir uzmanlık alanıydı fotoğrafta.

Kesme konusunda ilk günlerinden beri bir grup; fotoğrafın kesilmesine kesinlikle karşı iken diğer bir tarafta da fotoğraflarını kesip kırpan hatta fotoğraf içinden fotoğraf çıkartan ustalar ile karşılaşıyoruz.

Konu fotoğrafı kesmek ya da kırpmak olduğunda bu konuda kesin ve katı kuralları olan Magnum Ajansının da kurucularından Henri Cartier-Bresson’a  (1908 – 2004)   kulak vermek gerekiyor öncelikle.

Bresson’a göre; objektif “mutlak an”da açılıp kapandıysa, fotoğrafınızda içgüdüsel olarak geometrik bir düzen oluşturduğunuzu görür, bu düzen olmadan fotoğrafınızın hem şekilsiz hem de cansız kalacağını fark edersiniz. Bresson, aynı zamanda bir fotoğrafın baskı sırasında kesilmesine (crop) tamamen karşıdır. Ona göre, eğer bir fotoğrafı kesmeye ya da kırpmaya başladıysanız, oranların geometrik açıdan doğru olan karşılıklı etkileşimini öldürüyoruz demektir. Kısaca ona göre her şey “Mutlak An”da belirlenir ve ardından gelen müdahaleler fotoğrafın özüne zarar vermekten öte herhangi bir işe yaramazlar.

 

Ama tüm fotoğrafçılar Bresson ile aynı çizgide değil hatta bazı ustalar yerine göre zorunluluktan yerine göre de sunum tercihleri olarak özellikle kesmişler fotoğraflarını. Hatta bugün bildiğimiz ünlü fotoğrafların birçoğu kesilmiş, kırpılmış fotoğraflar.

– Kübalı fotoğrafçı Alberto Korda ‘nın ( 1928 – 2001)  simgesel bir fotoğraf olan ünlü Che Guevara fotoğrafı da bunlardan biri.

   

1960 yılında çekilen bu fotoğrafta Korda, sağdaki yaprakları  ve soldaki kimliği bilinmeyen bir adamın profilini kırparak ve başka küçük düzenlemeler de yaparak Che’nin ünlü simgesel portresini oluşturmuş.

Che, aslında fotoğrafının çekilmesinden hoşlanmıyordu, o daha çok çekmeyi seviyordu ve yaşamı boyunca hep bir makinesi oldu. Korda, Che’yi ilk kez fotoğraflamaya gittiğinde o sırada bakan olan Che şeker kamışı tarlasında gönüllü olarak çalışıyordu ve bir hafta boyunca onunla tarlada şeker kamışı kesmek zorunda kalmış.

 

 

 

– Tarihteki kesilmiş, yeniden kadrajlanmış fotoğraf içerisinde sanırım en etkili olanların biri de

Nick Ut’ un  ( 1951- ..) 1972 tarihli ünlü  “Terror of war” ya da “Napalm kızı”  fotoğrafıdır.

 

 

Soldaki Associated Press’in servis ettiği, tüm dünyada yayınlanan ve sonrasında Pulitzer ödülü alan kesilmiş fotoğraf. Diğeri ise Nick Ut’un ajansa gönderdiği asıl fotoğraf.

Burada fotoğrafı kesen Nick Ut değil, Associated Press editörleri. Fotoğrafın etkisini  arttırmak için kesiyorlar fotoğrafı. Bir anlamda gerçekliği ile de oynuyorlar aslında.  İlk fotoğrafta kızın,  arkasındaki ABD askerlerden kaçtığı hissi var,  diğerinde ise askerlerin aslında yardımcı olmaya çalıştıklarını anlıyoruz. Editörün tercih ettiği kadraj da herhangi, bir ekleme, çıkartma ya da manipülasyon yok ama yarattığı etki bam başka ve bu etki o kadar büyük oluyor ki Vietnam savaşını bitiren fotoğraf olarak anılıyor sonrasında. Kesilmeden yayınlansa aynı etkiyi yaratır mıydı bilinmez.

 

 

-Sırada yine bir Magnum fotoğrafçısı hatta  1960’da 3 yıl Magnum’a  başkanlık yapmış olan Elliott Erwitt ‘in ( 1928- .. )   Köpekler isimli seri çalışmasından ünlü bir kare var.  Büyük ihtimal ustanın aklındaki kare zaten buydu ve belki de objektifinin açısı müsaade etmedi bu kadrajı çekmeye ve makul bir uzaklıktan kesmek üzere çekti. Ya da sonradan seçim sırasında bu kadrajın daha etkili olacağını düşündüğü için kesti. Bunu kesin olarak bilemiyoruz ama kesme konusunda Bresson ile aynı kanıda olmadığını anlıyoruz Erwitt’in.

 

 

   

 –Fotoğraflarını kesen diğer bir fotoğrafçı ise sanatçıların ve politikacıların çevresel portreleri ile  dikkat çeken Amerikalı Arnold Abner Newman (1918 – 2006).  Ayrıca özenle oluşturulmuş soyut natürmort görüntüleri ile tanınıyordu fotoğrafçı.   Aşağıdaki iki ünlü portre çalışmasında fotoğrafçının çektiği ile sunmak için tercih ettiği kadrajların çok farklı olduğunu görüyoruz.

 

 

 

       

     

 

– Yine başka bir Amerikalı fotoğrafçı olan Walker Evans (1903 – 1975) bir söyleşide kesmek konusunda şunları söyler : “Alfred Stieglitz bir kareden çeyrek inç dahi kesmezdi, bense daha iyi bir fotoğraf elde etmek için karelerimden her bir inçi kesebilirim.

 

      

 

Çalışmalarında yaşam ve zaman gibi unsurları sıkça işleyen Robert Frank ( 1924 –2019 ),  “Amerikalılar”  adlı uzun dönem çalışmasında fotoğrafta geleneksel kuralları yıkarak, kendi çağının ötesine geçmişti ve onun da bilinen birçok fotoğrafı kırpılmıştı.

 

 

Çinli usta fotoğrafçı Fan Ho (1931 – 2016 ) da fotoğraflarını kesmesi ile bilenen diğer bir fotoğrafçı. En büyük ilham kaynağı olan H.C. Bresson‘un aksine, Fan Ho kırpma ve karanlık oda becerilerini seven bir sokak fotoğrafçısıydı.  Esas olarak film ve film yapımındaki ve aynı zamanda kurguyu da içeren deneyiminden dolayı kendisini yalnızca “saf bir fotoğrafçı” olarak görmedi. Fotoğraflarını genellikle Rolleiflex standart 6 × 6 orta format çeken Fan Ho daha sonra kompozisyonlarını, çekimi yaparken aklındaki vizyona uyacak şekilde kırpardı.

 

      

“Approaching Shadow” 1954

fotoğrafında diagonal gölge

daha sonra karanlık odada eklenmiş.

 

Fotoğrafın kesilmesine zinhar karşı olan Henri Cartier-Bresson’nun en ünlü fotoğraflarından birisinin kesilmiş bir fotoğraf olması enteresan bir ironi oluştursa da bu fotoğraf için onun mücbir sebebi vardı. Fotoğrafı kırpmıştı, çünkü görünüşe göre çekerken engeli vardı önünde.

“Gare Saint Lazare tren istasyonunun arkasında bazı onarımların çevresinde bir tahta çit vardı. Adam atladığı anda kameram ile çitin içindeki boşluğa bakıyordum. Kalaslar arasındaki boşluk lensim için yeterince geniş değildi, bu yüzden resmin solda kesilmesinin nedeni budur. ” diye anlatıyor kendisi bu durumu.

      

 

Fotoğraf için; sadece çekme eyleminden oluşmayan, öncesi ve sonrası olan, konu seçimi, planlama, karar anı, çekim,  seçim ve sunum aşamalarından oluşan uzun bir sürecin bir bütünü diyebiliriz.

Kimi fotoğrafçılar çekerken kadrajın çekim anında bitirilmesini ve sonradan değiştirilmemesi gerektiğini özellikle fotoğraf disiplini açısından savunarak kadrajlarını sonra da değiştirmemiş, diğer yanda başka ustalar ise sunum öncesi kadrajı gerek düzeltme ihtiyacından, gerek mücbir sebepten ve gerekse anlatım tercihi olarak kırparak, yeniden kadrajlayarak sunmakta bir sakınca görmemişler.

Sanırım fotoğrafın engin dünyasında her iki yaklaşıma da bolca yer var.

e m i r a l i k a y a  –  2021

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.